Libya da kasım ayına gelmemize rağmen 20 derecelerde
seyreden güneşli bir sonbahar günü Ülkenin 3. büyük kenti olan ve bizler için
geçmişte Fizan diye adlandırılan bölgedeki Sebha şehrinin güney kısmındaki
Awbari ( Ubari ) kasabasında yapılacak işlerimiz için hazırlıklarımızı
tamamladık ve havaalanına vardık.
Libya iç hatları Sebha uçağıyla 1 saat 20 dakikalık bir
çöl yolculuğuyla adeta pürüssüz bir uçuş yaptık. Uçuşumuz süresince, havada
süzülürken uçaktan bile bakıldığında ucu bucağı görülmeyen bu çöl bölgesinin
üzerinde aklınızdan çıkan düşünce oklarının nereye gittiğini kestiremediğiniz
anlar olmakta. Biz düşüncelere dalmış
çöllerin derinliklerinde bir yerleşim yeri arar gözlerle bakarken uzun bir
müddet uçaktan hiç görmediğimiz ama nihayetinde karşılaştığımız ilk yerleşim
yeri olan Sebha yı gördük ve uçak yine pürüssüz bir rahatlıkla havaalanına
indi.
Gökyüzünden bakıldığında kum denizi
Gerçektende Libya, bizlerin alıştığı bildiği coğrafyalara hiç
benzemeyen tamamen kendine has özellikler taşıyan tuhaf bir bölge. Libya
üzerinde yaptığınız uzun seyahatlerin çoğunda gerçek bir çöl denizi üzerinde
seyahat edersiniz. Tüm bu yokluk ve hiçlik aleminin üzerinde bir ülke içinde
gittiğimizi düşünürsek nispeten uzun bir süre gittikten ve havaalanına vardıktan sonra, çıkışta bölgenin
en yüksek yerine kurulu olan ve genel olarak Türk arkadaşlarımızın yanılgıyla
Osmanlı kalesi zannettikleri fakat İtalyan işgalcilerin bölgeyi kontrol etmek
amaçlı yaptığı Fort Elana kalesi sizleri karşılar. Her ne kadar insanlarda bu
kaleyi gezme hissi oluşsada kale askeri üs amaçlı kullanıldığından kaleye doğru
hareket ettiğiniz anda askerlerin bakışlarına maruz kalarak geri dönmek zorunda
kalıyorsunuz.
Sebha da İtalyanlar tarafından Koloniel dönemlerde yapılan Fort Elana Kalesi
Havaalanından çıkışımızla birlikte arada sırada uğrayan
uçakların ardından ani bir müşteri kapma hareketlenmesinin
başladığı taksi duraklarında buluverdik kendimizi. Bunun yanı sıra Avrupa merkezli tur organizasyonlarının
jeepleri de Avrupa dan ve Dünya nın çeşitli bölgelerinden gelen turistleride
alarak çölün derinliklerindeki vahalara, Ghat ve Germa bölgesindeki mağaralara
ve tarih öncesi devirlerin insanlarından kalma olduğu düşünülen kayalara
kazınmış olan figürleri gezdirmek için müşterilerini toplayarak konvoylar
halinde ayrıldılar. Sadece 10 dakikalık hareketin ardından müşterilerin
bitmesiyle taksi alanına aniden sessizlik çöküverdi ve müşteri bulamayan birkaç
taksicide ağır hareketleriyle yerlerine geçerek bir sonraki uçağı beklemeye
koyuldular. Bizde biraz bekledik ve bizi almaya gelen taksiyle Awbari yollarına
koyulduk.
Sebha - Awbari yolu Size sahranın ortasında olduğunuzu rahatlıkla hissettirebilir.
Güneye doğru bize yol boyu arkadaşlık edecek olan
doğumuzdaki sert kum ve silt taşlarından tepeler ( Bu kayalar aynı zamanda jeolojik olarak
ve insanlık tarihi açısından derin izler taşımakta, bölge altında yatan
milyarlarca dolarlık petrol ve doğal gaz
yatakları nedeniyle jeolojik olarak çok detaylı araştırılmış bölgede aynı
zamanda insanlık tarihini aydınlatacak kayalara kazınmış bir çok yazıt figür
bulunmuş. Yüzyıllarca bu coğrafyaları elinde tutmuş bizlerin bu çalışmaların
hiçbir kısmında olmayıp İngiliz İtalyan Alman jeologların, arkeolagların bu yerleri saptamış yıllarca bu bölgeleri
kontrol altında tutmuş olmalarıda ayrıca düşünülmesi gereken konulardan) üst kısımları aşınarak mükemmel bir şekilde törpülenmiş ve tepe kısımları sanki
cetvelle çizilmiş gibi duran, hiç
kesilmeden güneye Ghat bölgesine kadar giden bu tepeler ve sağ tarafımızda
sonsuz gibi duran, Libya da değilde, artık farklı, daha derinlikli bir yerde
olduğumuzu bize hissettiren bembeyaz kumlarıyla koca Sahra çölü ve ara ara
kumlarla kapanan dalgalı bir yol.
İnsanlığın ilk dönemlerinden kaldığı düşünülen memeli çizimleri
Fosilleşmiş bir ağaç gövdesi.
Bizim için Libya da
uzun süre kalmış olmamıza rağmen etkileyici gelen bu yollarda 2 saatin ardından karşımızda tam bir çöl kasabası hüvviyetinde Awbari çıktı.
Awbari fiziksel yapısı itibari ile Libya nın şehirlerine
benzesede kimyasal olarak neredeyse tamamen farklı bir bölge. Öncelikli olarak
halkın çoğunluğu Afrikalı göçmenler ve Arap insanlardan çok Afrikalı halka
benzeyen yerel halktan oluşmakta. Yine Libya’nın genelinden farklı olan bu çöl
kasabasının varoşları ve dış mahallelerinde yine ülkenin diğer bölgelerinde
ve hatta Dünya nın bir çok bölgesinde göremeyeceğimiz türden bir yoksulluk
çaresizlik ve belirsizlik bulunmakta. Gerçektende bu bölgelerin fakirliği bizim
bildiğimiz fakirliklerin hiçbirine benzemeyen insanların içecek su, yiyecek
ekmek bulamadığı ağır bir yoksulluk. Bir evde yaşayabilecek ve bir ev
kurabilecek kadar güçleri olmayan insanı derin üzüntü ve derin sorgulamalara
iten bu insanlar sağdan soldan topladıkları çalılardan kurdukları evlerde
yaşamaktalar. Fakat bütün bunların dışında şehir merkezinde daha iyi yaşayan
aşiret mensubu ve yerel halktan varlık sahibi kişiler bulunmakta.
Göçmen halkın ev yapmak için kullandığı yöntemle yapılmış terkedilmiş bir barınak.
Bu kadar zorluklar içinde olup bizi derinlemesine etkileyen
bu insanların güneydeki, Çad, Nijer ve Orta
Afrika ülkelerinden daha iyi bir yaşam için çıktıkları uzun yolculuklarda bir
durak olması ve bizi bu kadar üzmesine rağmen kendi ülkelerinden daha iyi
olduğunu düşündükleri bir yaşam görüntüsü bizlere, bu insanların nasıl bir yalnızlık,çaresizlik
ve üzüntüler silsilesinden kaçtıkları
hakkında bilgi vermekte. Bu arada not düşmek gerekirse Awbari de insanlar
çöplerini yenilebilir ve yenilemez olarak iki ayrı poşette atmakta. Dediğimiz
gibi buraların havası çok kendine has ve çok düşündürücü. Tüm bu fakirliklere
rağmen insanların birbirlerine karşı tehlike içeren hiçbir davranışlarının
olmamasıda oraya gitmeyi düşünebilecek insanlar için düşülmesi gereken bir
not. Hayattan zaten yeterince ürkmüş
olan bu insanlar belli bir amacı olan her insan gibi amaçları doğrultusunda (
çoğu zaman bu muvaffakkiyete ulaşamasalarda) yürüyen her insan gibi dış
unsurları olabildiğince kendine dezavantaj olmaktan uzak tutarak birbirlerinin
fakirliklerine saygı duyarak kendilerine has olan ve onlardan başka beklide
hiçbir insanın anlayamayacağı zorlu göç yolculuklarına devam etmekteler.
Awbari nin sağlam kumtaşlarından oluşmuş tepelerinden Sahra üzerinde güneşin batışı
Awbari kasabasının adeta çöle gömülmüş gibi duran haliyle tepelerden görünümü
Tüm bu düşündürücü durumlardan sonra kasabada bulunan iki
lokantadan biri olan ve Rize li bir Türkün işlettiği bizi Türkiye'den bu kadar
uzaklarda çölün derinliklerindeki varlığıyla her zamanki gibi şaşırtan bu lokantaya girdik. Yemeklerimizi yedik ve
30 sene önce buralara gelip evlenmiş buralara yerleşmiş lokanta sahibiyle sıcak
muhabbetimizin ardından Türkiye manzaralı duvar tablolarının içinden ayrılmak
için kalktık ve çıkışa doğru yürürken yine başka bir durum gözümüze çarptı.
Bizim kalktığımız masa toplanmamıştı ve bizim ardımızdan masaya birileri
oturmuş bizden kalanları yemekteydiler.
Bize tuhaf gelen bu durum Awbari için oldukça sıradan, lokanta sahipleri
için ve diğer insanlar için hiç yadırganacak bir şey değildi. Bu insanlar
maalesef çok fakir ve bu şekilde lokantada masada kalanları yiyerek günlerini
geçirmekteler. Gerçektende güney
sahranın bu değişik kasabasında attığınız her adım sizi farklı düşüncelere ve
Dünya da ne türden değişik varoluşların olduğunu düşündürmekte. Hem zaman hem
mekan olarak tamamen özgün olan bu tür ortamlar insanın hayatında, aldığı
nefesi sorgulatan, verirkende cevapları birkezdaha bulamadığı o en içinizden
gelen ve derin derin hissedilen fakat anlatması zor anlardan.
Awbari de güneş batarken
Sebhadan başlayarak Ghat a kadar devam eden, yola paralel ve üstleri cetvelle çizilmiş kadar düzgün aşınmış tepeler.
Tüm bunlardan sonra kiraladığımız evimize geçtik ve işlerimizi tamamlamak üzere planlarımızı yapmak için odalarımıza çekilerek dört tarafımızı saran dolunayın hafifçe aydınlattığı, insanı derin sessizliğiyle nedense içine içine çeken uçsuz bucaksız çöllerin, insanın yüzüne çarpmadan direk ruhuna işleyen
rüzgarlarının her üfürmesiyle adeta insana bilgeliğiyle, nasihat verip kalbini ferahlatan serinliğiyle evimizden çok uzaklarda gelecek günleri yaşamak üzere her zamanki gibi kaçınılmaz olan uykuya daldık..
Awbari tepelerine veda ederken..
ONUR TÜLÜ
LİBYA 2010 KASIM
2 Hafta içerisinde Awbari'ye iş için gidecek ve uzun süre orada kalacak babam için yaptığım ön araştırma sırasında, Awbari hakkında bulunabilecek ender yazılardan birini yazmışsınız. Çok teşekkürler.
YanıtlaSilRica ederim. Insanlarin faydalanmasi icin hazirlamistim. Bu amaca ulasabilmis olmak benim icin bir mutluluk. Babaniza islerinde kolayliklar dilerim.
YanıtlaSilpek tekin yere benzemiyor.........
YanıtlaSilKısmetse bende 15 gün sonra Ubari de olacağım. umarım her şey yolunda gider.
YanıtlaSil